Bu yazıyı yazmadan önce hayli düşündüm neler yazmam gerektigi hakkında, önümde uzun bir zaman vardı ve TV izlemesi de gerçekten çok basit bir eylemdi. Hasta iken TV seyretmedigim sürelerde genelde düşündüm insanlıgın ne kadar aciz oldugunu ve gördüm ki hayat gerçekten çok basitti. Başarılı bir eylem sonucu insan kendini hayi yükseklerde görüp basit insansı haraketlerden kendini soyutlayabiliyordu lakin hastalık sırasında bir su içmeye dermanı olmadıgında yaradana o kadar yaklaşıyor ki…
 Hayatın sessizleştigi o hastalık dakikalarında düşünmekten başımın agrıdı ve başımın agrımasını düşündügüm o kısır döngü içerisinde yapabildigim en eglenceli şey düşünmekti. Geceleri garip garip kabuslar gibi şeyler gördüm veya düşündüm. Uyumaya dahi dermanım olmadıgı o vakitlerde düşüncelerimi kontrol etmeye çalışmalıklıydım ve sanırım gördüm ki hayat herşeyi ile çok zor. O düşünmelikli oldugum zaman diliminde burada yazmak için o kadar çok şey düşünmüştüm ki şimdi nedense o moda giremiyorum.
Â
 Bu yazıyı çok uzun süre önce yazmayı planlamıştım ama her PC başına geçtigimde yogun oldugum ve işlerim oldugu aklıma geldi ve uzun süre içerisinde yazamadım şu ana nasip olsada bu yazı, yazmak istedigim yazıdan hayli farklı bir durumda. Çayın demlenmiş olmasıda aklımın düşündügüm şeylere yogunlaşmasını nedense engelliyor düşüncelerimi toplayıp sizlere aktarmayı düşündügüm şeyleri düşünememekteyim. En iyisi oyun oynayıp boş boş gezinmek.