2012 yılında “Turizm” sektöründe günlük 10.000 tekilli önemli bir web sayfam bir anlığına Google aramalarında gerileme durumu yaşadı. İlgili dönemde bu durum oldukça şaşırtıycıydı. Nitekim ilk Google filtresi “Sandbox” sonrasında ana sitelerimde asla bir filtre durumu ile karşı karşıya kalmamıştım. Durum oldukça dramatikti ve çaresizce Türkçe, İngilizce ve diğer bir kaç dilde yazılan yazıları okudum. Hemde günlerce ve alakadar tüm makaleleri okudum. Hiç biri sorunu tanımlamıyordu ve Google’a aynı dönem “Kahin olmamızı mı istiyorsun” başlığında bir şeyler karalamıştım.
İlk Sandbox gününde yaşadığım o bir kamyon problem sonrasında asla kaliteden ödün verilmemesi gerektiği net bir şekilde anlaşılmıştı. Hem de işin ahlaki boyutunda bir kaç lira para kazanmak için milyonlarca insanın dakikasını da çalmamak gerekliydi.
Hatırladığım kadarıyla henüz “SEO” kelime icadı tam oturmamış bir dönemde Sandbox hayatımıza merhaba demişti. Nitekim Sandbox ciddi karanlık bir olaydı ve ben buradayım diyordu. Kalite için mecbur tutulmuş bir dönemdi. O dönem parlayan olayı “Özgün içerik” başlıklı konulardı.
Türk ve yabancı bir çok arkadaşımda Sandbox’un acımasızlığından bahsediyordu. Nitekim o dönemin en ciddi siteleri banlanmış ve daha temiz bir Google meydana gelmişti.
İlgili Sandbox öncesi karanlık dönemde DMOZ olarak biz spama eğilim gösteren portalları listeden çıkartma kararı almış ve bunu başarıyla uygulamıştık. Fakat; o dönemin spam modası o kadar fazlaydı ki neredeyse İnternet’in %80’in de vardı diyebilirim.
Sandbox o denli acımasız bir bandı ki “siteadi.com” gibi sitenin direk ad aramasında da siteyi banlıyor tam olarak kabus halinde geliyordu. Bu daha sonralarında Google tarafından şekil değiştirmiş ve sadece siteadı.com aramasında kalmış, tüm aramalardan çıkartılmakla sonuçlanmıştı. Yine biz buna Sandbox dedik.
Fakat gelişen Google, Sandbox üzerinde devamlı oynamalar yaptı bir kamyon güncelleme sonrasında evrimleşti. Bu kez adı “Filtre” olarak değiştirildi. Yapılan hataya göre tek bir Sandbox değil, şekil şekil etkiler söz konusu oldu. -50, – 10 gibi değişik isimlerle isimlendirdik. O dönemde bunu anlaması kolaydı örneğin; “X Sorgusu” aramasında 1. sırada olan site 51. sıraya sabitlenmesi gibi.
Elbette ilk Sandbox döneminde yaklaşık 20 civarı sitem vardı. Bir kaç tanesi Sandbox’a yakalandıktan sonra en kaliteli SEO’nun insanları düşünmek olduğu aşikar oldu. Bu daha sonrasında tüm web felsefemi şekillendirdiğini söyleyebilirim. Yine 2005 yılından sonraki neredeyse 7 yıllık süreçte bir filtre durumunda kalmadım.
2012 Trajedisi ve Google Makaleleri
O dönem Türkiye’nin büyük acentalarından birisiyle iş ortaklığı yapmakta ve muhteşem konumu sayesinde oldukça keyifli bir süreç geçirmekteydim. Bir sabah uyandığımda tüm Google sorgularında kaybolduğunu gördüm. Bu şaşırtıcı bir gelişmeydi cünkü asla kurallara aykırı bir çalışma yapmamıştım. Bu durumla ilgili daha öncesinden bir kaç kritik durum bildirisini mevcut çalıştığım acentaya göndermiştim. Nitekim aynı sunucu da yer alan bir çok acenta portalı vardı ve her biri aynı içeriğe aitti. Bu durumun bir hata olduğunu ve sitelerin IP değişikliği yaşaması gerektiğini belirttim. Fakat; bir yandan da Google tarafından tarafıma gelen maili okuyor diğer taraftan acentaya bildiriler gönderiyordum. Mevcut siteyi yıkmadan aynı siteyle durumu düzeltme gayreti içerisindeydim.
Durum düzelmedi yaklaşık olarak 1 ay içerisinde Google ile ilgili tüm içerikleri okudum. Google Türkiye’de bulunan arama sorguları ile ilgili departmanda görev yapan bir çok kişiyle canlı görüşmeler gerçekleştirdim. Bu işte uzman olanlardan gelen cevaplar kelime azaltma ve hatta ve hatta renk konusu gibi alakasız absürt önerilerdi. İlgili durumla alakalı Doorway Pages nedir konulu bir yazı kaleme aldım. Sorunu elbette çözemedim, artık çare kalmamış ve siteyi tamamen başka bir makineye yönlenmiş ve küçük bir index atmıştım. Elbette ilgili hamlelerden sonra ilgili site düzeldi.
Google Panda ve Penguen Muhabbetleri
Google kendi algoritasını asla açıklamaz. Google Panda güncellemesi algoritmada yapılan değişiklikler için Google’nin vermiş olduğu bir isimdi. Daha sonralarında suistimal edilmesi, absürd durumlardan sonra Google yanlış yaptığını düşündüğünü sanıyorum. Google, spamlarla savaş için sitelerdeki spam içeriği anlayabilecek bir sistem yazıp, bunu yayınladı. Yanlış hatırlamıyorsam ilgili dönem bir Google editörünün açıklaması ilgili algoritma değişikliğinden dünya İnternet’inde ki tüm sitelerin sadece %10’u etkilenmişti. Genelde bu sitelerde spam eğilimli sitelerdi.
Google asla her hangi resmi bir kaynağından bizim algoritmamız budur diye bir açıklama yapmadı. Hatta adam gibi tek açıklamada ilgili dönemde “Matt Cutts” tarafından “Algoritmada değişiklik yapıldığını ve adının Panda olduğu” üzerineydi. Daha sonrası benim gibi bol site yönetimi yapan ve farklı stratejiler izleyen SEO uzmanları deneyimlerini paylaşma süreci oldu. Fakat; asla Google algoritması için tek bir doğru yoktu.
Panda ve Penguen güncellemeleri hiç bir sitemi gram etkilememişti. Çünkü; ilgili güncellemeler genel olarak spam siteleri ilgilendiren bir çeşit filtreleme sistemiydi. Google kaliteli içeriği veren siteyi 5 temel veriden yararlanarak tespit etmekte ve listemekteydi. İnsanlığın aya ulaşması kadar muhteşem birşey olan aratılan bir kelimenin milyarlarca sayfa arasından aranarak en ideal siteyi bulma işlemi kuşkusuz daha komplike düşünülebilir.
Fakat bu bilgiler sağda ve solda okunan makalelerle olmaz. Çünkü; Google asla kendi algoritmasını açıklamaz. Suistimal edileceğini bildiği için kendi sistemi olan “Pagerank” sistemini kaldırmış bir olaydan bahsediyoruz. Bundan çok önceleri İnternet nedir > Google nedir > Pagerank nedir gibi bir sıralama ile müşterilerle iş görüşmeleri gerçekleştirirdik. Şimdi ki görüşmelerde karşıma “Panda Güncellemesi Nedir?” gibi bazı sorular geliyor. Böylesine bir gelişme oldukça hoş ve mutlu edici. Fakat; uzun yıllık Google deneyiminde tek baz alınması gereken bilginin kişisel deneyimler olduğunu rahatlıkla belirtebilirim.
Kalite asla değişmez. İnsanları mutlu etmek, fayda sağlamak, insanlar tarafından size gelecek faydadan çok daha fazlasıdır. Bu sebeple güncellemelere takılı kalmadan “Kalitenin Felsefesi” üzerine tartışmalar yapmak gerekir.
- İnsanlar ne istiyor?
- Bu sorguyu aratan kimler?
- Neden aratmış?
- Dertli midir? Mutlu mudur?
- Yolda mıdır? Evde midir?
- Ne kadar pc, ne kadar ceptedir?
- Hangi şehirdendir?
- Yaşı kaçtır?
Vb soru kalıpları artırılabilir. Fakat buradaki temel mantık aratan kullanıcının istekleri üzerinedir. Bu SEO uzmanının eğer kendine ait onlarca portalı yoksa, yüzlerce çalışma yapmadıysa erişebileceği düşünce iklimi değildir.
Neyi Okursun?
Sayfa başlığının ne kadar uzun olması gerektiği elbette standart bir veridir ve bunu bir yerden okuyup öğrenmek gerekebilir. Fakat; “<title>” tam olarak nasıl olacağı ile ilgili bir karar verme süreci için Gizil SEO Metodu konusunda da bahsettiğim seçimler durumu vardır. Burada yapılan tercihler uzman kanıtlar diyebilirim. Zaten ilgili yazıda da bu konuda oldukça fazla dipnot düştüm.
Matt Cutts’un Google / SEO yazıları okunmalı. Fakat; sevgili Matt, web tasarımcıları değil Google’nin menfaatini düşündüğünü de unutmamak gerekir.