Stephen King‘in neredeyse tüm kitaplarını okudum. Fakat; 11.22.63 kitabını bir kaç kez başlamama rağmen devamını getirememiştim. Kitabın ağır kalınlığı altında ezildiğimi söyleyebilirim. Bir ikincisi ise “Kennedy Suikasti” ile olması çok fazla beni içine çeken bir konu gibi durmuyordu.
Bir şekilde Stephen King’in diğer bir çok kitabını okurken 11.22.63 o ihtişamlı görüntüsüyle hep karşımda bekledi durdu. Sonunda bir şekilde “Dünya Edebiyatı” ile ilgili haberleri okurken 11.22.63 ‘ün filminin yapıldığını duydum. Sonunda kitap 8 bölümlük bir mini dizi olarak yayınlandı.
Daha öncesinden de söylediğim gibi Stephen King’in filmleri, kitaplarında ki başarıyı gerçekleştiremiyor. Kitapları ne kadar eğlenceliyse filmleri de o derecede yavaş ilerliyor. Sanırım Kitap / Film etkileşiminin en büyük dezavantajı filmlerinde kitap vari yavaş anlatımlar, slow ağır betimlemeler.
Yönetmen “Bridget Carpenter” bu ağır betimlerin altında oldukça güzel kalkmış. Nitekim; film ciddi anlamda gerçekci işlenmiş. 8 bölümlük dizinin şu an 6. bölümündeyim ve spoiler vermek istemesem de sonunu tahmin edebiliyorum.
Filmi izlerken Stephen King‘in hayal gücüne tekrar ve tekrar hayran kaldım. Olayın ortasında bir yerde bir kaç defa “son of a bitch” dediğimi hatırlıyorum. Filmi izlerken “Seni çılgın yazar, ne yapmaya çalıştığını biliyorum, artık seni tanıyorum.” imasında da bulundum. Çünkü; kendisi “Dünyanın en iyi yazarı” ünvanını tam anlamıyla taşıyan bir kaleme sahip. Eğer kitabında köylü kızına çeşme başında aşık olan bir Türk erkeğini de yazsaydı emin olun en iyi o yazmış olurdu. Fakat; konularında okuyucularının her kitabında mutlaka yaşaması gereken 3 temel duygu üzerinde duruyor. Bunlar; “Korku, gerilim ve merak” öyle ki merak konusunda insanı sinirlendirecek dereye kadar çıktığı zamanlar oluyor. Zaten bir insanı “Stephen King” yapan temel unsur, yazdığı kitaplardaki merak edilesi konulardır.
Her ne kadar “Geleceğin İzleri” isimli kitabımı devam ettirmekte zorlandığım bir süreç yaşasam da “böylesi ilham verici anlarda” insanın aklına kitaba yazılası konu üzerine konu geliyor. Bir şekilde günlük programımda es geçtiğim tek vakit kitaba ayırdığım vakit. Bir türlü istediğim randımanda kitaba gerekli ilgili gösteremiyorum.
George R. R. Martin ile Stephen King‘i karşılaştıracak olursam kesinlikle George R. R. Martin’i bir deli, Stephen King’i ise bir dahi olarak belirtirdim.