Sert kışlar ve kurak yazlarla gecen yılların ardından geçen hafta mehmet 18 yaşını doldurmuş ve 19 yaşına basmıştı. Ailesi evlenmesi gerektigi hususunda mehmet’i uyarıyor ve önerilerde bulunuyordu. Mehmet bulundugu cevreye göre yaşadıgı ortamı sorgulama özelligine sahipti en iyiyi isteyen az ile yetinmeyen yapısı onu ortamında sıyırıyordu. Ailesine evlenmek istedigini ama askerden geldikten sonra olacagını söylüyordu. Ciftcilik onun için basit bir işti düşüncelerininde yorulması gerekliydi ama ilk okuldan sonra 2. bir mektebe göndermedi ailesi. Babası okuyupta ne olacaksın tarlamızda çalışsan daha iyi olur derdi. O zamanlarda Almanya diye bir ülkenin işci aldıgını duydu hemen ailesine koştu ve Almanya’ya gitmek istedigini söyledi. Babası bu duruma hiddetle karşı cıksada oglunun yüzündeki keskin emin cizgileri gördügünde ne kadar karşı cıkarsa oglunun kendisinden o kadar soguyacagını biliyordu. Mehmet ailesinden kesin bir izin alamadı ama kararını vermişti Almanya’ya gidecek ve orada çalışacaktı. Okul ona okumayı ve barbar osmanlıyı öğretmiş aileside nasıl düşünmeden ciftci olunuru öğretmişti. Mehmet için bunlar yetersizdi ve yeni yerler keşfetmeli tanımalı idi. Diger gün hemen kasabaya inip adını listeye yazdırıp gün aldı ve geri ailesinin yanına dönüp müjdeyi verdi. Babası ogluna iyi niyetlerini iletip yakında dönersin orada sana iyi davranmazlar dedi.

GÜn gelmişti at arabaları ile geldigi trende ailesini temsilen babasıyla uzun uzun kucaklaştı ve trene bindi. Trende hemen arkadaş edinmiş ve konuşmaya başlamışlardı. Birbirlerine nereli olduklarını ne iş yaptıklarını ve bu yıl ki mahsülü sordular. Yagmurun az yagdını maliyetine calıştıklarını zaten ailesinde tarlada calışacak cok adam oldugunu onun orada olmasının hiç bir gereginin olmadıgını söyledi. Yol uzadıkca sabırlar azalıyor merak artıyordu ve o yorucu ve uzun yoldan sonra Almanyaya gelmişti. Almanyaya ilk adım attıgında karşılarında çoşkulu bir Alman toplulugu gördü kendilerine cok kibar davranan bu topluluk sevecen bir yapıdaydı. Hemen orada işci sıkıntısı ceken iş veren grupları işci secimine girişmişlerdi bile. Mehmet ile arkadaşı yan yana birilerinin kendilerine seslenmelerini bekledi ve hafif tombul sevecen bir alman yanlarına yaklaşıp harc işinden anlayıp anlamadıklarını sordu. Onlar anlamadı alman bir kaç kez elleriylede anlatmaya çalışsada mehmet ve arkadaşı salih ne dediklerini hiç anlamadılar. Tren istasyonunda bulunan tercüman hemen yanlarına yaklaşıp tercüme etti mehmet ve salih bilmediklerini ama kısa sürede öğrenebileceklerini iletti. Tercümanın tercüme etmesi ile alman usta başı kabul etmişti.

Usta başıyla birlikte yola cıkan Mehmet ve Salih yavaş yavaş yürüyorlar ve cevrelerine dikkatlice bakıyorlardı. Mehmet bir mucize içerisinde gibi idi mükkeml düzende bir şehir ve insanlar birbirlerine hiç karışmıyorlardı. Mehmet sevincten kıpır kıpır salih ise şaşkınlıktan şaşkın bir halde idi. Usta başı kalacakları yerleri gösteriyordu yanında da az bir Türkçe’si olan genç bir Alman vardı Türkçe’ye kitaplardan çalıştıgı cok belliydi ama en azından usta başına göre daha rahat anlaşıyorlardı. Usta başı bir yerden kalacak yerlerini gösterirken bir isteklerinin olup olmadıgını sordu mehmetgil teşekkür etmişti Alman ne demek istediklerini tam olarak anlamamıştı mescit’i sorduklarını sanıp hızlı adımlarla mesciti göstermişti. Mehmet usta başının yanına hızlı adımla giderek nereyi gösterdigine bakmış ve mescitte ne yapacaklarını anlamadan bakmıştı. Salih burası cami gibi birşey demişti yani bizim işimize yaramaz orası salaklar için diyerek espiri yapmıştı. Usta başı odalarını gösterdikten sonra işine gitmişti mehmet ve salih bir süre daha etrafı gezdikten sonra odalarına gitmişler ve yatmışlardı. Sabah oldugunda usta başı ile calıştıkları inşaatın yanına gidip usta başının onlara gösterdigi şeyleri yapmaya başlamışlardı.

Mehmet’in 3 ay olmuştu ve artık biraz daha bilincli haraketler yapıyordu. Öğle dinlenmesinde oturmuş birşeyler yerken düşüncelere daldı ailesini özledigini düşündü sonra bir anda ne kadar uzakta olduguınu düşündü Almanya ‘da idi ve burası avrupaydı ilkokul öğretmeni eski karanlık cağlarda kendi ülkelerini padişahlar yönettigini ve onların kötü oldugunu aktarmışlardı. Bir aydırda Almanca kursuna gidiyordu ve birazda Almanca öğrenmişti cevresinde Türk biraz vardı.

1 yılı geçmişti kendine ait evi ve düzenli bir işi vardı tamamen Alman vatandaşı da olmuştu. Bir akşam usta başı cıkıp gelmişti Mehmet’in evine Mehmet hoş ettikten sonra ustabaşını hemen birşeyler içmek için getirdi. O gece sıkı bir muhabbete başlamışlardı. Mehmet ilk bizi gördügünde ne düşündün diye sordu merak ediyordu ne düşündügünü. Ustabaşı o an cok sertleşti bir anda duraksandı ve kendisini geçmişe dogru götürdü. Biliyormusun Mehmet dedem bana Türklerin cok mert kesinlikle hak yemeyen çalışkan ibadetli hoşgörülü dünyanın en mükemmel insanları oldugunu aktarmışlardı. Bunları dedemden öğrenmiştim ve Almanlar ile Türkler tarih boyunca sıkı iki dost oldular ve işci sıkıntımız olunca sizden yardım istedik sizler gelmeden öncede bizler dedelerimizden duymuş oldugumuz o mert insanların ibadetlerine karışmadıgımız sürece sinirlenmediginizi duyduk ve heryere mescitler ibadethaneler yaptırdık. Gülerek cok ugraştık onlara ama bakıyorum ki hiç kullanılmıyor dedi. Sizleri dedemden duymuş ve yıllarca merak etmiştim dünya’daki en mükemmel insanların gelecegini bekliyordum saatlerce sizleri bekledik benim gibi bir cok alman vardı sizleri merak eden. Trenin gelip ilk inmeye başladıgınızda ne yapacagımı şaşırdım cok heyecanlandım ve sizleri kırmamak için ugraştım. İlk geldiginizde sizlerle konuşamadım bile dedi ve kendine has o şirin bir tebessümle korktum dedi. Mehmet bunları duyduguna şok oluyordu cünkü geldigi yeri düşünüyor ve hiç bir insanda mükemmellik görmemişti hatta miras yüzünden kardeş kardeşi vurmuştu kendi köyünde bu gelince aklına şaşırdı. Beni dinliyormusun Mehmet diye sordu ustabaşı evet dedi mehmet. Ustabaşı devam etti sonra baktıkki dedelerimizin anlattıgı gibi degilmişiniz dedi işten kaçmaya çalışan sadece yapan hafızası olmayan insan gibiydiniz evet evet dedi hafzasını kaybetmiş insan gibiydiniz siz dedi. İlk geldiginiz zamanlarda sizlere hep temiz işler vermeye çalıştık sonra gördükki siz özelliginizi kaybetmişiniz ve o dedelerimizin bahsettigi kişiler degilsiniz öyle olunca şimdilerde en pis ve iğrenc işlere Türkler veriliyor. Mehmet bunu duyduguna üzüldü aslında biliyordu ama bunu bir Almandan duyması onu cok üzmüştü. Gecenin ortasında birazda işten konuştuktan sonra ustabaşı evine dogru yola cıktı. Mehmet bildiklerini duymak, bilmediklerini öğrenmekten dolayı kendini garip hissetmişti.

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Paylaşın

By Categories: Genel0 CommentsViews: 49

Katılın

Makalelerden Haberdar Olun…